Crostini İtalyanca’da “küçük tostlar” anlamına geliyor. Crostini ince dilimlenmiş ekmek üzerine sadece zeytinyağı veya çeşitli malzemeler eklenip tost edilirek hazırlanıyor. Bu malzemlerden birtanesi de ançuez.
Ançuezli Crostiniyi ilk kez geçen ay gittiğimiz bir İtalyan restorantında deneme şansına sahip oldum. Açıkcası uzun yıllar İtalya’da yaşamış olan arkadaşımız “Aman Allahım menüde ançüezli crostini var” diyene kadarda menüde dikkatimi hiç çekmemişti; gerçi çeksede deneyeceğimi zannetmiyordum. Tabii yiyince fikrimiz tamamen değişti, balık ve erimiş peynirin kızarmış ekmekle birleşmesi muhteşemdi, tadı çok hoşumuza gitti.
Bende yapımı oldukça kolay olan bu lezzeti evde yapmaya karar verdim. Biraz araştırınca birden fazla yapılış şekli olduğunu gördüm ve kendi versiyonumu oluşturdum. Denemeler güzel sonuçlar verince paylaşmaya karar verdim. Balık seven herkesin çok seveceğini düşünüyorum.
Malzemeler:
Yapılışı:
Tereyağını tavada eritin. Havlu yardımıyla üzerlerindeki fazla yağı ve tuzunu aldığınız ançuezleri tavaya ekleyin. Ançuezler parçalanıp ufalana kadar birkaç dakika karıştırın. Sarmısak ve limon suyunu ekleyin. Ekmekleri fırın tepsisine dizin ve fırça yardımıyla ançuezli karışımdan sürün. Peyniri üzerine ekleyin. Damak tadınıza göre üzerine maydanoz yahut pul biber ekleyin. Peynir eriyip kızarana kadar fırında 180 C de pişirin ve sıcakken servis edin.
Mor karnıbahar mı? dediğinizi duyar gibiyim. Doğrusu bende ilk gördüğümde aklıma ilk gelen bu kadar güzel renge sahip olan bu karnıbahar türünün doğal olup olmadığıydı. Gerçi kırmızı lahana ve pancarda benzer renge sahip fakat sanırım karnıbaharın sadece beyaz rengini yaygın olarak gördüğümüzden pek olasılık veremedim. Tabii şaskınlığım bu mor renkle sınırlı kalmamıştı; mor rengin yanında turuncu ve yeşil renkli karnıbahar çeşitleride mevcut. Bu güzel renklere bakınca pişirmek yerine meyve gibi çiğ olarak yiyesiniz geliyor.
Mor karnıbahar rengini anthocyanins isimli antioksidan grubundan alıyormuş. Aynı grup kırmızı lahana ve kırmızı şaraptada mevcut.
Bugün mor karnıbahar ile oluşturacağım tarifi düşünürken hem rengini gölgelemeyecek hemde hafif olacak birşey yapmak istedim. Bu nedenle karnıbaharları kısa bir süre haşlayıp salatasını yapmaya karar verdim. Kaynarken renklerinde biraz açılma oluyor fakat yinede görsellik, sağlık ve lezzet açısından oldukça güzel bir salata oldu ve bu yüzden blogda yer almaya hak kazandı Mor karnıbaharı bulmasanızda bu salatayi beyazıylada denemenizi tavsiye ediyorum.
Malzemeler:
Sosu için:
Yapılışı:
Karnıbaharı koçanlarından ayırıp yıkayın. Kaynamış suda dağılmayacak yumuşaklığa gelene kadar haşlayın (daha diri seviyorsanız daha erken alabilirsini sudan). Süzgüden geçirip soğumaya bırakın. Sosunu hazırlayıp iyice çırpın. Daha kıvamlı bir sos elde etmek isterseniz sosunuzu robotta hazırlamanızı tavsiye ediyorum. Derin bir kaba taze soğan ve kornişonları ekleyin. Soğuyan karnıbaharları ve sosuda ekleyip iyice karıştırın. Afiyet olsun!
Tatlı tariflerine verdiğim arayı sevgililer gününde yaptığım kestaneli ve çikolatalı kek ile sonlandırıyorum. Bu kekin en güzel yanı pişirme gerektirmemesi ve de komplike malzeme içermeden en yoğun lezzeti sunması. Bana kalırsa bu tatlıya sadeleğin lezzeti tanımlaması birebir uyuyor.
Kestaneyi yılın çok kısa bir zaman diliminde taze yiyebilmek doğrusu pek hoşuma gitmiyor ama hazır satılan püre veya kremasını tatlılarda yemekde ayrı bir lezzet. Bu tarifin ana malzemesinde kestane kreması kullandım. Yaklaşık üç ay önce aldığım kremayı içime sinen bir fikir ve tarif olmayınca bugüne kadar beklettim. Kestane püresi ve kreması ne yazıkki her yerde bulunmuyor. Ben şansıma organik ürünler satan bir markette buldum. Krema Fransa’da üretilen Minerve markasına ait.
Bu tarif yeteneğine hayran olduğum usta şef Jacques Pépin‘e ait. Eğer sizde benim gibi kestaneyi çok seviyorsanız bu tarif size göre!
Malzemeler
Yapılışı
Mümkünse bu tarif için küçük ve diktörtgen kek kalıbı kullanın, böylece hem kekin kalınlığı yerinde olacak hemde kalıptan çıkarıp ters çevirmesi daha kolay olacak. Kek kalıbınızı yağlayın. Keki soğuduktan sonra kolayca çıkarabilmek için kalıbın içerisine yağlı kağıt koyacağız. Yağlı kağıdı kalıbın iki ucundan dışarıya taşacak şekilde kesip kalıbın içine yerleştirin, böylece bu uçlar tutacak vazifesi görüp keki çevirmenizi sağlayacak.
Çikolatayı mikrodalga fırında yahut benmari usulü eritin. Kestane, ram, tereyağı ve çikolatayı derin bir kaba koyup karıştırın. Tüm malzeme tamemen karıştığında kalıba aktarın. Kalıbınızın üzerini streç film ile kapatın ve dört saat buzdaolabında bekletin. Servis etmek için yağlı kağıdın dışarıda kalan uçlarından tutarak keki yukarıya çekip servis tabağına ters çevirerek yerleştirin. Krema yahut meyve ile servis edebilirsiniz.
*Hazır kestane keramasını evde yapmak isterseniz aşağıda videosu mevcut.
Video İngilizce fakat yapılış aşaması için videoyu takip etmeniz işininizi kolaylaştıracaktır.
Krema için malzemeler
500 g kestane (püre yahut taze)
300 g şeker
15 cl su
1 paket vanilya
Parti zamanı!!!
Hepinizin yeni yılı kutlu olsun, bol neşeli, huzurlu bir yıl olsun!
Yeni yılın parti ve davetlerinin sıcak gündeminden uzaklaşmadan, önümüzdeki davetler için hazırlayabileceğiniz iki adet pratik ve leziz tarifimim var. Davet telaşında ya vakit darlığından ya da risk almamak adına genellikle bildik tariflere yöneliriz. Oysa bildiğimiz malzemeler ve ufak değişikliklerle değişik ve de lezzetli sunumlar yapabiliriz. Mini milföy pizza ve ekşi kremalı cips bunlardan iki tanesi. Bu iki tarifle partiyi başlatıyor, önümüzdeki günlerde davetlerde hazırlanabilecek daha başka tarifler ekleyeceğime söz veriyorum!!
Milföy Pizza
Malzemeler:
Yapılışı
Ben burada Trader Joe marketinde satılan ve 2 adet büyük kareden oluşan milföy hamurunu kullandım. Her iki hamuru 9 adet minik karelere böldüm. (Vermek istediğiniz şekli ve büyüklüğü zevkinize ve de davetli sayınıza göre ayarlayabilirsiniz). Kesmiş olduğum milföy hamurlarının bir kısmına domates beyaz peynir maydanoz karışımını; bir kısmına ıspanak, rendelenmiş kaşar, kapari; bir kısmınada domates sosu, zeytin, kaşar karışımını kullandım. Hazırladığım milföy pizzaları yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizdim ve 180 C fırında kızaranda kadar pişirdim.
Ekşi Kremalı Cips
Malzemeler:
Ekşi crema için
Yapılışı:
Bildiğim kadarıyla ekşi krema henüz ülkemizde satışa sunulmadı en azından internet aramalarımda karşılaşmadım. O nedenle cipslerle sunabilmeniz için ekşi kremanın evde yoğurtla yapabileceğiniz şeklini yazmak istedim. Limon suyunu yoğurda ekleyip çırpıcı yardımıyla karıştırın. Krema kıvamını vermek için bir miktar sıcak suyu azar azar karışıma ekleyin. Üzerini kapatıp duzdolabında birkaç saat bekletin. Cipslerin üzerine dilediğiniz ölçüde kremadan ekleyin. Üzerine ince dilimlenmiş taze soğan ve kırmızı toz biber ekleyin.
Not: Cipsleri ekşi krema yerine sadece süzme yoğurtlada servis edebilirsiniz.
Efendim başlık sizi şaşırtmasın; elbette bizim bildiğimiz ve alıştığımız cacık pancarlı olmaz! Gelin görünki New York Times‘ın sağlıklı tarifler yazarı Martha Rose Shulman, Yunan usülü koyu kıvamlı cacığı pancar kullanarak yapmış. Bununlada yetinmeyip, bu tür cacığın Akdeniz’in Doğu kısımlarında yapıldığınıda belirtmiş (ben bunu nasıl duymadım).
Bende Pancarlı Cacık mı olur! Ama bu cacık değil ki! cümlelerinden sonra daha çok ezmeyi andıran bu tarifi büyük merakla denemeye karar verdim ve yaparken hızımı alamayıp bir sürüde resmini çektim.
Sonuç olarak eşimde bende bu tarifi çok beğendik ve sadece rengi için bile denemeye değer olduğuna karar verdik. Besin değeri oldukça yüksek, yapımıda çok kolay olan bu tarif yemek masalarını renklendirmek için güzel bir seçim.
Malzemeler:
Yapılışı:
Pancarların üzerlerini kapayın ve 190 °C de yumuşayana kadar (Cevizli Pancarlı Salata tarifinde olduğu gibi) fırında közleyin. Pancarlar soğuduktan sonra kabuklarını soyup rendeleyin. Sarımsağı limon suyuna ekleyip 5-10 dakika bekletin ve yoğurtla karıştırın. Pancar ve dereotunu yoğurtlu karışıma ekleyip karıştırın. Yoğurt miktarını sevdiğiniz kıvama göre azaltıp çoğaltabilirsiniz.
Yeni tarif hazır olmasına karşın geçirdiğim rahatsızlık sebebiyle ancak bugün bloğa ekleyebildim. Daha önce yazmayı nasıl akıl edemedim dediğim bir tarif bu. Bizim evde yaz denilince akla gelen tariflerin başında biber ezmesi gelirdi. Biberler ve patlıcanlar bir güzel közlenir, sonra annem (bazen babam) tarafından ezme aleti ile uzun uzun ezilir ve yağda bir güzel kavrulur. Daha sonra ayran, bol ekmek ve diğer yaz yemekleriyle afiyetle yenir.
Annem, biber ve patlıcanı çok fazla ezip sulandırdığı için robot kullanmayı pek tercih etmez. Ancak ben robotta sadece birkaç kez çevirerek sulandırmadan yapmaya çalıştım.
İçinde patlıcan olmasına karşın bu tarife biber ezmesi dememizin sebebi oran olarak daha çok biber kullanılması. Patlıcan daha ziyade tadı zenginleştirmek için kullanılıyor. Tarife geçmeden önce, eğer acı seviyorsanız acı biberde közleyip ezmeye ekleyebilirsiniz. Ayrıca ezmeye katacağınız bir iki adet kırmızı közlemelik biberde gayet güzel tat veriyor.
Malzemeler:
Yapılışı:
Patlıcanı çatal yardımıyla birkaç yerinden delin ve biberler birlikte tepsiye koyup fırında közleyin. (Biberler daha önce pişeceği için fırından daha evvel çıkarmanız gerekecek). Biber ve patlıcanların kabuklarını soyun, robot yahut ezici yardımıyla püre haline getirin. Sarmısağı ezin. Tencereye zeytinyağını ekleyin, yağ ısınınca sarmısağı ekleyip kokusu çıkana kadar kavurun (sarmısağı yakmadan). Ezmeyi yağa ekleyin ve orta ateşte 15-20 dakika kavurun. Bol ekmekler servise sunun. Afiyet olsun!
Sıcak havalarda hem elimiz hemde midemiz hafif tariflere gidiyor. Bende dün uzun zamandır tattırdığım herkesten bunu mutlaka bloğa eklemelisin yorumunu aldığım buğday salatasını yaptım. Sonunda resimlerini çekebildiğim için nihayet bugün ekleyebiliyorum.
Aslında tarifi içime sinen haliyle bloğa eklemek istediğim için eklemem zaman aldı. Her denemede baharat, yeşillik ve diğer malzemelerde küçük değişiklikler yaptım ve bu tarifteki halinin en lezzetlisi olduğunu düşünüyorum.
Tarife geçmeden bu salatayla birebir tanışma öykümden kısaca bahsetmek istiyorum. Buğday salatasının birçok farklı malzeme ile yapılışı mevcut. Ben ilk kez geçen yıl yakın bir arkadaşımın evinde tattım ve kendisinden tarifi isteyip denemeye başladım. Ondan aldığım tarifte mantar,mısır ve ceviz kullanılıyorduç. Fakat ben yaparken malzemelerde birkaç değişiklik yapmaya başladım ve sonuçta ortaya bu tarif çıktı.
Malzemeler:
1-1/2 bardak (cup) buğday
Yarım demet maydanoz
Yarım demet dereotu
10 adet kormişon turşu
5 adet taze soğan
2 adet közlenmiş kırmızı biber
1-1/2 limon suyu
1/2 bardak zeytinyağı
15-20 adet taze nane yaprağı (yahut 1 tatlı kaşığı kuru nane)
Tuz, karabiber, kırmızı toz biber
Yapılışı:
Buğdaya 4 bardak su ekleyin ve 40-45 dakika haşlayıp süzün. Yeşillikleri, kırmızı biber ve kornişonları çok ince doğrayın ve buğdaya ekleyin. Baharatları, limon suyunu ve zeytinyağınıda ekleyip bütün malzemeyi karıştırın. Limon ve zeytinyağı oranını damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz. Salatanız servise hazırdır.
Canınız şöyle mangaldan yeni çıkmış, iyi kızarmış tavuk budu istiyor fakat ne mangalla uğraşmak istiyorsunuz ne de pişirmeye ayıracak fazla vaktiniz var. Eee mangalda pişmiş tavuğun tadınıda hiçbir şey tutmuyor. Bu durumda ne yapıyoruz?
Cevap: Aşağıdaki tavuk budu tarifini yapıyor ve mangalda pişirmediğinizi kimseye söylemiyorsunuz !
Malzemeler:
Yapılışı:
Tavuk butlarının her iki tarafını bıçakla birkaç kez çizin. Butların sığacağı büyüklükte bir kaba hardal, bal, sirke, zeytinyağı ve baharatları ekleyip karıştırın. Butları sosa ekleyip iyice karıştırın. Buzdolabında bir saat bekletin. Fırınınızın sadece üst kısmını açın ve oldukça yüksek derecede ısıtın (230°-240°). Fırın kabına butları dizin (artan sosu atmayın) ve fırınınızın en üst rafına yerleştirin. 20-25 dakikada pişecek olan tavukları eşit pişmeleri ve yanmamaları için kızarmaya başlarken çevirmeye başlayın ve fazla sosu fırça yardımıyla üzerlerine sürün. Bu şekilde yüksek ısıyla çabuk kızarıp mangalda pişmiş gibi olacal butlarınız. Afiyet olsun!
Uzun bir molanın sonunda nihayet bloğa yeni tarifleri eklemeye karar verdim. Doğrusu sayfada sürekli son tarifi görmek o kadar rahatsız etti ki artık açmaya çekinir olmuştum. Son tarifi ekleyeli epey olmuş, bunun üzerine arayı kapamak için birkaç tarifi arka arkaya ekleyeceğim. İlk tarifimiz fırında kremalı patates, kabak ve brüksel lahanası. Tarife fırında kremalı patatesin kabak ve brüksel lahanası eklenmiş hali diyebiliriz ancak hem görünüm hemde lezzet olarak biraz daha zengin. Yapımıda oldukça kısa sürdüğü için kolaylıkla yapacağınızı düşünüyorum bu tarifi.
Malzemeler:
2 adet patates
2 adet kabak
16 adet bruksel lahanası
2 yemek kaşığı (tbs) rendelenmiş parmesan peyniri
2 rendelenmiş mozzeralla yahut kaşar
2 yemek kaşığı ekmekiçi
3/4 bardak krema
Tuz ve karabiber
Yapılışı:
Tencerede 3 bardak suyu kaynatın. Brüksel lahanalarının dış kabuklarını birkaç sıra çıkarın ve sert diplerini bıçakla kesin. Lahanaları kaynayan suda beş dakika kaynatın. Patatesleri ve kabakları soyup ince halkalar halinde doğrayın (pişince patatesten daha ince kalacakları için kabakları biraz daha kalın doğrayabilirsiniz). Fırın kabınızı yağlayın. En dıştan başlamak üzere patates ve kabakları fırın kabına resimde gördüğünüz şekilde dizin. Orta kısma ikiye böldüğünüz lahanaları yerleştirin. Tuz ve karabiber serpin. Son olarak sırasıyla krema, peynirleri ve ekmekiçini ekleyip 180 °C de ısıttığınız fırında üzeri kızarana kadar pişirin. Afiyet olsun!
Bu aralar bol bol minik enginar pişirir oldum. Marketlerde bolca satılan minik enginarlarda kampanya olunca en az altı adet almanız gerekiyor bu da hazır mevsimiyken bolca pişirmek anlamına geliyor. Benim açımdan oldukça yararlı bir durum oldu çünkü hem enginarı daha yakından tanıma şansı doğdu hemde bu minik enginarlarla tarifler oluşturmak çok ama çok zevkli geldi.
Enginarın çok özel bir sebze olduğunu düşünüyorum, gerek şekliyle gerekse tadıyla diğer sebzelerden oldukça kolay ayrıştıralabilir özellikte. Dışı ne kadar sert ve dikenli ise içide bir o kadar narin ve yumuşak. Soyarken size hemen nazlı yüzünü gösterip sararmaya başlıyor. Ama lezzeti emeğinizi ve ilginizi boş çıkartmıyor.
Gerek büyük gerekse minik enginarlar özellikle İtalyan tariflerinde yapraklarıyla pişiriliyor. Bende minik enginarları yapraklarıyla pişireceğim için alırken enginarların yapraklarının sıkı olmalarına, kahverengi ve siyah lekeler içermiyor olmalarına dikkat ettim çünkü bunlar çürüme ve taze olmadıklarının göstergesi.
Malzemeler
Yapılışı
Enginarların kalın dış yapraklarını kopartın. Enginarın baş kısmından 2 cm kadar kesin. Gövdesinin üzerindeki sert kısımlarıda bıçak yardımıyla ayırın ve enginarları ikiye kesin. Kesilen kısımları bekletmeden limonla ovun. Enginarları suda 40 dakika haşlayın. (Ben tencerenin buharla pişirebileceğim iç kısmında haşladım) Haşlandıktan sonra enginarların içine bezelye, soğan, tuz, karabiber, zeytinyağı ve limon suyunu ekleyin ve soğan ve bezelyeler yumuşayıncaya kadar pişirin (ben haşlamış olduğum suyu kullandım, sizde haşlama suyunu kullanabilirsiniz). Enginarlar ılıdıktan sonra servis edebilirsiniz. En dış sıradaki kabuklar biraz sert olabilir, bunları bıçakla sıyırıp yumuşak kısmını yiyebilirsiniz.