Okuluna uzunca bir süre ara verip tekrardan geri dönmüş bir öğrenci ürkekligi yaşıyorum şimdi iyi mi!! (Sınıfım hala yerinde mi, peki ya kantin??? :))
Çok inceleme fırsatı bulamadım ama eminim blogger alt yapısı ve kullanıcı ara yüzü bunca süre zarfında önemli değişiklikler geçirmiştir. Bunlara şimdilik takılmadan sadece hızlıca merhaba demek istedim, Merhaba! Ve şimdilik hoşçakal!!! Ha nereye mi? Hani şu gizliden sigara içtiğimiz yer vardı ya!! Orası ve oradaki eski tiryakiler duruyor mu bakıp gelmeye:p
Keyifli ve ilginç İstanbul günleri yaşıyorum cumartesiden bu yana. Son 3-4 yıldır bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum hiç. Bu yüzden geriye dönüp bakınca hatırlanmayı kesinlikle hakediyor. Notistanbul.
Zaz ın 23 Ekimde İzmir arenada vereceği konser için bilet bulamadım. Bugüne kadar bileti temin etmek için yaptığım tüm uğraşlarsa sonuçsuz kaldı henüz:( Son bi umut; Ola ki bilet almış olupta gitmekten vazgeçen birisi varsa aranızda yada bir tanıdığınız (Allahım noolur) benimle iletişime geçebilir mi lütfen?
*Afrikada ki açlıkla ilgili haberlerin gündem değiştirmek yada hafifletmek amacıyla ortaya çıktığını düşünmek paranoya yada komplo teorisi olarak değerlendirilmiyor ne yazık ki bu yerküre de. Çünkü insanlar insanlardan herşeyi bekliyor artık. Yazık...
Dün "Aydın da içme suyunda yüksek miktarda arsenik bulundu" başlığıyla bir haber vardı ntv de. İçerik şu; Aydının küçük bi ilçesinin 9 köyündeki yapılan ölçümler; içme sularında yüksek miktarda arsenik olduğunu göstermiş ve ilgili makamlar vatandaştan durum normale dönene kadar kendilerinin gönderecekleri suları kullanmalarını, köyün kendi içme sularını kullanmamalarını istemiş. Buraya kadar herşey normal gibi de işin içine kamera ve haber ekibi girince izlediğim görüntüler pek bi anormalmiş geldi bana.
Şöyle ki;
Haberin başlangıcında haporlörlerden yapılan içme suyunu kullanmayın uyarılı görüntülerden sonra haber ekibi köylülerle "içme sularınızda yüksek miktarda arsenik varmış, ne düşünüyorsunuz?" röportajına başlıyor. . Hemşehrilerimin verdiği tepki de şu; "Ne arseniği yaaa", "Çocukluğumdan bu yana içerim bu suyu, turp gibiyim ben bana bişey olmaz", "İçiyoz baksana hiç bişey olmadı"..vs.vs.. Bu esnada da çeşmeden doldurulup doldurulup içilen bardakların görüntüsü geçiyor ekrandan (Haber ekibi "inandırıcılık adına su içerken ki görüntülerinizi de ekleyelim, bi bardak su içermisiniz?" isteğinde bulunmuş gibi)...
İçlerinden bir taneside "yaa arkadaş şimdiye kadar bişey yoktu ama kaynakların olduğu yerde bişey vardır sulara arsenik karışmıştır, içmeyelim şu suyu" demiyor. Yada haber ekibi orda bulunduğu esnada suyunu içen köylüleri göstermek adına "Suyunuzu içmeseniz iyi olur. Madem içiyorsunuz, içtiğinizi gösteriyormuş gibi yapmak adına suyu doldurun sadece, o görüntüler bize yeter. Ama sonra lütfen içmeyin, dökün suları" demiyor. Sanki sulardan başka havada arsenik varmışta orda bulunan herkes zehirlenmiş gibi.
Nerden baksam aklım almıyor. O köylere su içmeye gidiyorum ben:/
Beyaz bir kağıdın boş bir kağıt demek olmadığını anladığımda 24 yaşımdaydım ben. Sessiz insanlara duyduğum saygı biraz da bu yüzdendir aslında. Sesin bu yalnızlığa gerekliliği ve yararı tartışmalıdır çünkü.
Bugün aynada bir süredir varlığını bildiğim ama umursamadığım 2 tel beyaz saçıma bakakaldım bir süre. Nasıl göründüğüne değil, asıl bana ne anlattığına dair bir duyguyla. Anlattığından ne mi anladım? Burda biraz durmalısın dedi iç ses. Telaşın içinde unutup duruyorum, umarım burda görerek ara ara hatırlayabilirim..Burda biraz sahiden durmalısın!!
Bugün arabayla oyun alanı/park gibi bir yerin önünden geçerken yola bir top fırladı. Topun peşinden aniden bir çocuk koşar diye yavaşladım bende. 1 kaç saniye geçmeden topun peşinden koşacak olan çocuk göründü parkın girişinde. Koşaradımdı ama ne tuhaftır ki dikkatliydi de. Beni gördü, gözgöze geldik, ben yavaşlamaya devam ettim ama o topun peşinden (bana baka baka ama bana rağmen) koşmaya devam etti. Ben iyice yavaşladım, o topunu aldı, parka doğru koşmaya başladı! 3-5 saniye içinde oldu tüm bunlar.
Hani sağa sola bakmadan sadece topun peşinden koşup aniden caddeye çıkan bi çocuk olsaydı bu kadar önemsemezdim de (Tamam bütün çocuklar salaktır bunda seninle hemfikirim de) ama beni görmesine rağmen çocuğun topun peşinden koşmaya devam etmesi, bu gözükaralığı bir an hoşuma gitti niyeyse.
İçimden; kaç yaşından sonra vazgeçiyoruz böyle davranmaktan, yada ben; istediğim şeylerin peşinden koşmaktan ne zaman, kaç yaşında, kaçıncı denemeden sonra vazgeçmeye başladım yada doğru olanın bu olduğunu düşünmeye başladım diye düşünmeden de edemedim! o çocuk parkın içine elinde topuyla girerken..
Başlık Mı? O yada ben, birimiz hakediyoruz! Hakaret amaçlı değil, sadece uyarı anlamında:/
Az biraz "kıskanılası insan ruh hali"nin cümleye giriş kelimesi gibi di mi bu? Evveetttt! Ardından sanki "nerde kalmıştık" cümlesini duymayı umduran. Hani önemli bi karmaşa ve belirsizliğin içine girmişsinde, ardından herşey yerli yerine oturmuş ve şartlar lehine gelişmiş ve sevindirmiş, "dur bi bu ruh haliyle hayatın içine kaldığım yerden karışayım da ki bunun için giriş cümlemin ilk kelimesi bu olsun" şımarıklığını içinde barındırannnn!!!! Elleri de birbirine çarpıştırıp ovuşturmayı da gerçekleştirmişse hele ki bu kişi, değmeyin de keyfine..Gibi! Mi:)?
Evde her ne kadar tv de çocuk kanallarını izlesem de gün içinde ister istemez haberlerden bi şekilde haberdar oluyorum.
En son sağlık bakanının Batmanda çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyen görme engelli bir vatandaşa çıkışını eminim sende benim gibi takip etmişsindir!(etmediysen gün içindeki yaşamını benimle mail yoluyla paylaşırmısın, şaka yapmıyorum, oldukça ciddiyim!)
Bugünse sağlık bakanımız görme engelli vatandaşımızı "telefonla" arayarak "Yorgunluk nedeniyle böyle bir şey yaptığımın farkındayım, sizden özür diliyorum" demiş! "Yorgunluk nedeniyle"!! "Gözlerin görmediği halde sana iş verdik'li küstah bir düşünceye sahip olmaktan rahatsız olduğum için" diye değil!!
Anlamıyorum..
Hani yorgunsan bi davete icab etmezsin, söylemen gereken bir şeyi eksik söylersin, etmen gereken bir teşekkürü unutursun vs, "yorgunluk nedeniyle böyle oldu özür dilerim dersin" anlarım da "gözlerin görmediği halde sana iş verdik"li bir düşünceye sahip olduktan sonra ve bundan rahatsız olmadıktan sonra "yorgunluk nedeniyle" özür dilediği şey neydi bunu çok merak ediyorum. Acaba eklenmemiş bi bippppppppp?????!!!!!!!! Olabilir mi?
Bazen sırf bu sebeplerden dolayı iyi ki sosyal normlarımız hala var demekten alamıyorum kendimi!!!!
Bobiler.org da paylaşılmış, ntvmsnbc.com da da yayınlanıyor. Görmek için; Klavyeni Bırak Teslim Ol
Mehmet Günsürün şu son ütülü reklamlarını izledin mi? (Erkek izleyiciler içinde bu sorunun aynı etkiyi yapması bakımından bi kaç ek kelime yazmak istiyorum. Limon! Sarı, sulu, limon! Ağız sularımız aynı seviyeye geldiğine göre sanırım devam edebilirim:p)
Bir ütü tüketicisi olarak yapılan 3 reklamı da ürünün özelliklerini "ütü yapan erkek karakteri" ile tanıtmalarından dolayı sempatik ve başarılı, ama ürün özelliklerinin kendisi bakımından (gömlek üzerinde ütünün kolayca kayması ve menünün Türkçe olması yeni bir özellik olmadığı için, ütünün tabanının sıcak mı soğuk mu olduğunu görmeyi "bi ütü neden tabanından tutulur ki?" düşüncesinde olduğumdan dolayı önemsemediğim için) başarısız buluyorum. Ayrıca Mehmetin rolünü iyi yaptığını ama şu reklamdaki "yabancı kelimeleri" söylerkenki ses tonu ve mimiklerininse oldukça itici olduğunu düşünüyorum. (Sanırım burdan tartışma çıkar:) Ama haksızmıyım?
Ruh halim işte biraz böyle. Üzerine çok şey söylenebilir. Akorların üzerine farklı sözler söylenebileceği gibi. O yüzden en iyisi ben susayım, sen klibi izle ;)
Cevapsız bir mim. Rory tarafından mimlenmiştim. "Şu an kendi ruh halinizi anlatan, bir ezginin melodisiyle ya da bir şiirin satırlarıyla ya da bir veciz sözle ya da bir resimle aktarınız". Teşekkür ederim:)
Bugünlerde bir banka reklamı yayınlanıyor tv ekranlarında farkındamısın? "Yetişkin İnsan Dünyası Yaşamı" içinde "başarı" elde etmiş karakterler ve bir anda ortaya çıkan yıllar önceki "genç hal karakterleri" arasındaki şaşkınlık ve sevinç dolu diyalogu yansıtan.. İzlemediysen burada ...
Fikir olarak her ne kadar şimdiki senle geçmişteki senin buluşması kulağa hoş gelse de, gerçekte böyle bir şey mümkün olsaydı, şaşkınlık baki ama o sevinci gerçekten yaşarmıydı o genç hal karakterlerimiz? diye düşünmeden alamadım kendimi. Bugün, o bankada bir işim için sıra beklerken:)
Banka kapısından içerideki herkesin genç hallerinin girdiğini hayal ettim de. Daha kapıdan girerken bir kaos başladı. Güvenlikçinin genç hali güvenlikçiye dalmış, hayallerinin peşinden koşmadığı için onu suçlamakta, maşşallah o zamanda yapılıymış, elide ağır keratanın, zor aldık şimdiki hal güvenlikçiyi elinden. Gişe de çalışanların genç halleri bir üzgünlük ve burukluk içinde, bir tanesi patavatsız.. Küfürler savuruyor, belalar okuyor görsen. Bireyselci müşteri temsilcisinin genç hali resmen onun yüzüne tükürdü, yanımda oturan ihtiyar bayanın genç hali " ne kadar rüküşsün, böyle mi giyinirdim ben" diye sitem etmekte. Karşıda oturan adamın genç hali onun birlikte ve aşık olduğu kişiden farklı kişiyle evlenmiş olmasının üzüntüsüyle yıkılmış ağlamakta. Bir diğeri oğlum benim dersler iyiydi, dereceyle bitirdim, hala nasıl işsizsin demekte. Bir diğeri şimdiki halinin cebinden sigara paketini alıp kırmaya uğraşmakta. Anlayacağın koca bir kaos ve uğultu çöktü bankanın içine. Benim artist mi? O hep geç kaldığından sonra geldi bankaya. Geldi kulağıma bişeyler fısıldadı. Anlıyorum dedim. Sonra ben onun kulağına bir şeyler fısıldadım. Anladım dedi. Sonra birden sanki herkes bizi dinliyormuş gibi her şey bir anda sütliman oldu. Genç haller ve şimdiki haller tokalaştılar. Kısa bir vedalaşma yaşadı herkes ve gençleri bankadan uğurladık. Kimisi ardından su döktü kendisinin. Yanlız bir tek güvenlikçiyi ayıltamadık, dayaktan bayılmıştı garibim, bi tek o vedalaşamadı:p
Sonra işte benim sıra numaram yandı kalkıp gişeye gittim:/